2 Nisan 2014 Çarşamba

uyumadan önce

uyumadan önce ; sevgili günlüğe sevgilerle

yeni hobim;

şimdi biraz karalayalım
Boş zaman nasıl değerlendirilir?
Boş zaman var mıdır ki?
Bence yoktur.
Mesela benim boş zamanım yok ama geniş zamanım var. 
Ve değerlendirmek için neler yaptığıma bazen kendim bile inanamıyorum!
Şimdi resim kursuna başladım ve bunlar ilk çalışmalarım.
Şimdiden kömür kalemle iyi anlaştık diyebilirim ;)






 Elemanlar ;)




       Kömürle
         tanışma
              resmi; 
                       


8 Kasım 2013 Cuma

Kur'an'dan ;

Kur'an-ı Kerim'de 114 sure bulunmaktadır.
Sureleri uzunluklarına göre bilginler dört bölüme ayırmıştır.

     a- el-Tıval
     b- el-Miun
     c- el-Mesani
     d- el-Mufassal

el-Mufassal sureler de  kendi arasında üçe ayrılmıştır;
 -uzun sureler -orta sureler -kısa sureler

Kur'an'daki en uzun sure Bakara Suresi, en kısa sure de Kevser Suresi'dir.


1 Kasım 2013 Cuma

Muhammed'in Üçüncü Mektubu - " Düğümlere Üfleyen Kadınlar "


Pekala, insanlar sandığımızdan daha aptal olmalarına rağmen dünyayı her nasılsa bizim anlamakta zorluk çekeceğimiz kadar karmaşık bir yer haline getirmeyi başarıyorlar. Bu kadar gerizekalı olmalarına rağmen, birbirlerine bu karmaşık tuzakları nasıl kuruyorlar, anlamış değilim. Fakat endişelenecek bir şey yok. Senin işlerin tıkırında. Sen ve senin gibiler bizi zenginleştirmek için geldiniz. Biz ne kadar inat etsek nafile!
  Hey! Peki şunu dinle. Herkesin bir mizacı olmadığı gibi her insan da bir gönül sahibi değildir. 
sende bir tane var ve maşallah, King Kong'un göğüs kafesine zar zor sığacak kadar haşmetli. Sendeki gönlü ilk gördüğüm günü Maradona'nın meşhur golü gibi aklımda oynatıyorum sık sık. Adam haklıydı bu " Tanrı'nın eli olmalı! Güzel bir şarkı çalıyordu, Asmahan'dan bir şey olmalıve senin gözlerin dolmuştu. Sonra bir martının diğerlerinden ayrı uçmasının seni epey hırpaladığını hatırlıyorum. Pekala... Evet sen sulugözlü birisin, ama bu anlattıklarımın aksini ispatlamaz. Senin gibi birinin sürekli aklında tutması gereken meselelerden biri şu: Umutsuzluk, en büyük günahtır. Bu günahı ara sıra işlediğini kabul etmelisin tatlıcık. Evet, biraz saçmaladım galiba, affetmeye çalış. Söylemek istediğim şey şu: Gönlüne ara sıra günübirlik turlar düzenlesen hiç fena olmaz. En azından dünyanın her yerinden kuş gözlemcilerinin bu tur için Tunus'a akın edeceğinden şüphem yok. Kalbimdeki huthut kuşlarını benim için öp ve Süleyman'a selamımı ilet lütfen. Ne olur kızma, zevzeklik faslını kapatıyorum.
  Benim gibi, üzerine entariler geçirip sandaletinin içine çorap giyenler bu kreasyonla Peygamber'in yolunu bulabileceklerine inanıyorlar. Yeterince garip görünürsek bir gönlümüz olacağına dair bir inancımız var sanırım. Oysa çocuğuyla, sokak kedisiyle, sevgilisiyle, hatta geveze yaban kazlarıyla dertleşmeyi beceremeyenler Allah'ın kelamını nasıl duysun! Peygamber'in yolu onlarla kesişse... Benim gibi bir cahil, Peygamber'in onları nasıl terbiye edeceğini bilemez.
  Ama sanırım  sabır ve merhametle sessizliğe çağırırdı. Onların kalbini kırmadan gönüllerinin kuraklığını gösterirdi. Bu gönüllerin, şiirin ve aşkın çiğ taneleriyle sulanması gerektiğini söyleyip sabahları kırlara çıkıp çiğ damlalarını bozmadan ceplerinde biriktirip getirmelerini, gönüllerine akıtmalarını öğütlerdi belki. Fakat yine de o kalpler yüzyıllardır nadasa bırakıldığı için ilk hasadın muazzam olacağından şüphem yok.
  Sen tatlıcık, Peygamber'in yolundan gidensin. Tıpkı Che Guevara gibi sen de cüzamlıları yersiz utançlarından, kendilerine duydukaları öfkeden ve mahzunluktan kurtarmak için harekete geçmelisin. Korkuların ve umutsuzluğun için kendini cezalandırmaya harcağıdın enerjiyi buna harcarsan, sanırım dünya hızla bayındırlaşacak.
  Pekala tatlıcık, lütfen haddimi aştığımı düşünme. Bundan hoşlanmadığını biliyorum ama yapmalısın: Şimdi lütfen bir besmele çek. Allah'ın ismiyle başla. Besmele, evreni sana destek olmaya çağırmaktır. Allah, evrendir. " İnşallah " dediğimizde bu evrenin bir parçası olduğumuzu idrak ederiz. Hey şu saçma sapan " evrene pozitif mesaj gönderme " meselesinden söz etmiyorum, deli olma. Evrene aidiyetimizi beyan ederiz Allah'ın adını anarak. Meleklerin seninle işbirliği yapması için ara sıra gönüllerini almalısın, ne dersin tatlıcık ?
   Pekala, şimdi yeniden etrafına bakmanı rica edeceğim. Cüzam bahsini hatırla. Allah'a inanmanın en şekerli tarafı kusursuz bir gönüle inanmaktır. Sen şimdiye kadar insanlara inandın. Başının hep belada olmasına şaşmamak gerek. İnsanların, Allah'ın dünyaya gönderdiği suretler olduğunu düşünürsen merhametini daha kolay çoğaltabilirsin. Ne diyorsun tatlıcık, yapabilir misin?
  Bak ne diyeceğim... Bu sömürgecilik pek fena şey tatlıcık. Anlattıklarımla da biraz ilgisi var. Sömürgecilik tatlıcık, çocuklara ve çiçeklere kendi dillerinde isimler koymaktan bile vazgeçiriyor insanları. Ancak ana dilimizin sözcükleri gönlümüzde tınlar oysa. Gönül, sözcüklerden kurulur. Her bir sözcük içimizde denk geldiği noktayı var ederek bir gönül yüzeyi oluşturur. Pekala, etrafta gördüğün bu insanlar, bu bakımdan da sakatlandılar. Sor şimdi, çiçeklerin adlarını bile sayamazlar kendi dillerinde. Erguvan'ı sor. Bak gör bilmeyecekler. Erguvanı merhametli ihtiyar kadınlara sor tatlıcık. Çiçeklerin adlarını, eski duaları ve ninnileri onlar tutuyorlar akıllarında. Bu yüzden korkuturlar herkesi, kim bilir belki herkes her şeyi aslında unutmak istiyor. Bir tek ihtiyar kadınlar engel oluyor çölleşmeye.
  Bir kadın olarak, peki tamam, tanıyabileceğimiz en prenses kadın olarak, senin bu saçmalıklara meydan okuyabileceğine iman ediyorum.
  Hey! Meydan okumanın olmadığı hiçbir film gişe yapmaz. Üstelik dünyadaki bütün kötülüğü tek yumrukta yere serebileceğinden şüphemiz yok. Peki bunu neden yapmalısın?
  Hey! Senin soruların da bitmek tükenmek bilmiyor tatlıcık.
  Pekala, kabul ediyorum, Batı dünyası senin dansını, hak ettiğin şekilde saygı ve imrenmeyle izleyecektir. Wembley Stadyumu'nu alkışlarla yıkabileceğini ikimiz de biliyoruz. Peki ama tatlıcık, sen de onların gönüllerinde tınlamayacaksın. Bu göze alınamayacak bir israf gibi geliyor bana, sen ne dersin? Buraya döneceğinden bu yüzden emin gibiyim. Milyonlar tarafından bir kilim ya da antika bir seramik gibi izlenmektense Tunus ta insan olarak başının çaresine bakmayı tercih edeceğini düşünüyorum. Bu söylediklerim kulağa saçma geliyorsa tamamen benim sersemliğimdendir. 
  Sanırım onlara dansını anlatman gerekiyor, onların sözcükleriyle. Evet maalesef bunu yapmalısın. Çünkü benim gibi sersemler şehvetin günah olduğuna inandırılıyorlar. Oysa her duygu bir gezegendir. Bunlar Allah'ın gezegenleridir, elbette. O gezegenleri sinsi bir astronom olarak gözlemlemektense her birinde birer kır gezintisine çıkmak bizi eksiltmez çoğaltır. İnanmak, o gezegenlerin her birini tecrübe etmek ve oradan bir bütünlüğe, birliğe varmaktır. Peki tamam, herkesin bunu senin gibi gövdesinin tamamıyla yapacak kadar cesur olmasını bekleyemezsin.
  Tatminsizlik ne sefil şey. Seni yeniden görmek istiyorum ama ömrümün geri kalanının her saniyesini seninle geçirsem bile yetmeyecek, biliyorum. Ne şımarıklık. Evet, haklısın, kendime bir çekidüzen vermeliyim.


                                                                                                              Kifayetsiz şövalyeniz,
                                                                                                                            Muhammet

21 Ekim 2013 Pazartesi

29 Ağustos 2011 Pazartesi

bayramlık yazı =)

"bayram"
bana göre,
insanların belli bi uğraş sonrası kazandığı ödül ve ;
planlanmış temizlik
planlanmış akraba ziyaretleri
planlanmış barışmalar
planlanmış yemekler tatlılar şekerler çikolatalar
planlanmış kıyafetler
planlanmış harçlıklar
planlanmış mutluluk günüdür bayram, 
   bayram ve çocuk kelimeleri genellikle aynı cümlede kullanılır, çünkü bana kalırsa bayram çocuklara çifte kavrulmuş olarak gelir.
orucu tutmazlar, masrafları karşılamazlar, temizlik yapmazlar,yemek yapmazlar vs vs..
bi de ekstraları vardır çocukların, harçlık alırlar, "eskiden mendil" şimdi balon alırlar, şekeri üçe beşe bakmaz avuç avuç alırlar... çocuklar..
   yarın bayram işte, planladık hazırlandık bekliyoruz, bekliyorum. hayata hareket midelere şenlik var yarın. 
   burada benim sözlerimi kim görür bilmiyorum ama ben bütün sevdiklerimin bayramını kutluyorum.
keyifli bi bayram bizim olsun, bi çocuğun aldığı tadı alabilmek ümidiyle..